Walla't Ktir (Ar. ولعت كتير), benim bu yıl en çok dinlediğim şarkı imiş.
Ziad Rahbani'nin söz ve bestesini üstlendiği ve çoğunu Salma'nın sesinden dinlediğimiz şarkı pek çok boyutta bana kendimi hatırlatan bir şarkı.
Şarkıda bir kadının birlikte yaşamaktan memnun olmadığı, yaşam tarzlarının uyuşmadığı bir erkekle yaşamasından duyduğu memnuniyetsizliği dinliyoruz. Benim burada özellikle hoşuma giden, bu uyuşmazlık serzeniş olarak da ortaya çıksa bir değiştirme çabası, sevdiği insanı doğru yola yönlendirme çabası daha ağır basıyor. Her dinlediğimde, şarkıda buna dair hiçbir şey olmasa da, nedensizce bu iki kişinin her şeye rağmen bir şekilde birbirini sevdiğini, bu çöplüğün içerisinde bir şekilde mutlu olduklarını düşünüyorum.
Çaresizliğe alışmış olmak, rahatsızlığın ve rahatsızlanmanın normale dönüşmesi gibi. Belki de ben fazla düşünüyorum.
Şarkının son kısmında Ziad Rahbani, erkeğin sesinden bu olaylar yaşanırken neler döndüğünü anlatıyor.
Bence ilginç olan bir şey, kadının ya erkekle ya da bir serzenişle başkalarına konuşması, erkeğin ise kendi kendine içinden bir şeyler geçirmesi.
Bu şarkı, daha önce Türkçe'ye çevrilmediğinden bunu kendim yapmak istedim. Lübnanlı arkadaşım Yousif'e bu konuda yardımı için teşekkür ederim, kendisiyle bunu yaparken çok eğlenceli zaman geçirdik. Ayrıca 2016'da şarkının çok güzel bir İngilizce tercümesini yapan almanzali adlı blog yazarına da çok teşekkürler!
https://almanzali.wordpress.com/2016/08/20/ziad-rahbani/
Öne çıkan görsel: https://today.lorientlejour.com/article/1471317/collaborating-with-ziad-changed-the-way-i-see-things-singer-salma-al-musfi.html
Çeviride kültürel etmenleri olabildiğince aynı tutmaya çalıştım. Eğer geliştirebileceğimizi düşündüğünüz bir yer varsa lütfen bana ulaşın!
Salma – Walla’t Ktir
ولعت كتير خلصت الكبريتي
Çok fazla yaktım, kibrit kutusu bitti,
لا انت الزير ولني نفرتيتي
Sen al-Zeir değilsin, ben de Nefertiti;
(Zir, İslam öncesi Arap şairlerinden, Nefertiti ise Mısır’ın kraliçesi. “Ne sen Leyla’sın ne de ben Mecnun” gibi düşünelim.)
من فضلك تبقى لما بتيجي المي
Bari (lütfen) su gelene kadar burada dur,
خلي المي وصل عال التتخيتة
Su deposunun dolu olduğundan emin ol,
ولعت كتير خلصت الكبريتي
لا انت الزير ولني نفرتيتي
من فضلك تبقى لما بتيجي المي
خلي المي وصل عالتتخيتي
قايلي بيت مش قايل تخشيبي
Buranın bir ev olacağını söylemiştin, kulübe değil,
كيف هيدا حيط و نصو مهدى بسيبي
Bu nasıl duvar, dayalı merdivenle ayakta duruyor?!
على كل هلق لما بتيجي المي
Neyse su gelince,
سكر هاي والا يعني مصيبي
(Çeşmeyi) kapat, yoksa etraf mahvolur.
عم بحكي رد عليي
Konuşuyorum, cevap ver
و بس تحكي اتطلع فيي
(Konuş) Bir şey de, bana bak!
إذا فكرك قوي يا فهلوي
Kendini güçlü sanıyorsan akıllım,
منك بها القويي
Güçsüzsün.
عم بيحكي رد عليي
و بس تحكي اتطلع فيي
إذا فكرك قوي يا فهلوي
منك بها القويي
و لا يوماً رح بتصير
Bir gün bile yaşayamazsın (beceremezsin).
ولعت كتير خلصت الكبريتي
لا انت الزير ولني نفرتيتي
من فضلك تبقى لما بتيجي المي
خلي المي وصل عال تخيتي
جربت الفيش شرقط بين ايديي
Uyduyu denedim, ellerimde kısa devre yaptı,
أنا بدي عيش عيشة طبيعية
Normal bir hayat yaşamak istiyorum.
هاي جارك عندو مولد
Aha komşun, jeneratörü var,
قلو بليز مد بريز
Söyle de (lütfen!) kabloyu uzatsın.
خدمني اتوصى فيي
Beni güt, bak bana [lit: bana bir şey öner]
فاتح سلطان عليي
Şalteri (elektriği, sigortayı) kendim açıyorum,
و فاشل مية بالمية
Ve hepten bozuluyor (başarısız oluyor), [lit: yüzde yüz başarısız oluyor]
إذا فكرك حلو ,لا مش حلو
Tatlı olduğunu sanıyorsan, hayır, tatlı değilsin,
أنا عندي الأولوية
Öncelik benim!
مستلشق قصداً فيي
Bilerek yapış yapış (gereksiz samimi) davranıyorsun,
فكرك قوة شخصية
Kendini güçlü bir karakter sanıyorsun. [lit. düşünüyorsun]
اذا فكرك حلو لأ مش حلو
أنا عندي الأولوية
و لا شكلك فاهم كيف
Yüzün de hiçbir şeyi (nedenini, neden bunu düşündüğümü) anlamadığını gösteriyor.
وين هوالسيف بشو بحف الكسرولا
Güveci yıkamaya sabun nerede?
ما في شي نضيف و لا ناوي الحمد لله
Çok şükür(!), temiz hiçbir şey yok, denemiyor bile!
قللي كيف ممكن انو تسكن بنت عندك انت
Söyle bana, herhangi bir kız seninle nasıl yaşayabilir?
قللي شو بتعملا
Ne yapıyorsun, söyle bana!
وين هوالسيف بشو بحف الكسرولله
ما في لوسيورو لا جايب مازولا
Hiç “Leisure” (deterjan markası) yok, “Mazola”yı (deterjan markası) da getirmedi.
قللي كيف ممكن انو تسكن بنت عندك انت
قللي شو بتعملا
قايلي انها فيلا
Buraya villa dedi,
و هي ولا نكزة فيلا
Buraya şakasına bile villa diyemezsin!
ليك ملا فيلا لا حول الله
Bak, bu kız için burası villa değil, la Havle! [حول الله = لا حول و لا قوّة إلّا بالله]
انت تعا شوفا كلها
Gel de kendin bak! (Bak da gör!)
قايلي انها فيلا
و هي ولا لحظة فيلا
Hiçbir zaman villa olmadı!
ليك ملا فيلا لا حول الله
انت تعا شوفا كلها
اي شي عش فراخ كبير
Aha işte büyük bir tavuk kümesi!
صارلو شهرين عالمجلى البقلاوى
Giderdeki (musluk gideri) baklava iki aydır duruyor!
و بتدبل عين انو انت حلاوى
Gözlerini bayıp tatlı olduğunu sanıyorsun,
و الأنكى وقح و جلغ والك عين
Ama sen kinci, küstah ve kaba birisin, bir de (ve) gururlusun [lit: gözün var, gözün açık]
بالعينتين تقللي البيت مساوى
İki gözünle söyle, bu ev tam mı?!
Ziad cevap verir…:
و لي نشبت الريف على نسرة حشيشة
Ama ben kırsala bağlıyım, esrarla dolu olan,
البقاع نضيف بس مش قدو العيشة
Beqa (kenevir yetiştirilen bir bölge) temizlenmiş ama orada da yaşanmaz.
و من صيدا سحبة وحدة للبترن في كاميون
Ve Sidon’dan bir tane patrona götürüyorlar kamyonla,
عبا صدري فيشي
Tozu (dumanı) ciğerime doluyor.
Leave a Reply